Beyoğlu Gezilecek Yerler

Osmanlı döneminde Pera ismi ile anılmış olan Beyoğlu, günümüzde pek çok eğlence merkezleri, müze ve tarihi yapılara ev sahipliği yapmakta. Özellikle de Osmanlı döneminde yoğun yerleşim yeri olarak kullanılmış olması, o dönemlerden günümüze de pek çok tarihi yapının kalmasına imkan tanımıştır. İstiklal Caddesi ve Taksim gibi en bilinen mekanları da bünyesinde bulunduran Beyoğlu, İstanbul denince akla gelen ilk yerler arasında bulunuyor. Gelin Beyoğlu gezilecek yerler konusuna beraber göz atalım.

Galata Kulesi

Hem sabah hem de akşam saatlerinde bambaşka manzaralara ev sahipliği yapan Galata Kulesi, toplamda 9 kattan meydana gelmektedir. İstanbul’un en turistik noktalarından birisi olan bu kale, Osmanlı döneminde hapishane amaçlı kullanılmıştır. Günümüzde ise üst katında yer alan restoran ile akşam yemeklerinizi keyifli geçirebileceğiniz bir yer haline gelmiştir. İlk 7 kat için içerisinde asansör bulunmaktadır. Son iki kat için ise asansör bulunmamaktadır. En üst kata çıkmak isterseniz merdivenler ile ulaşım sağlamanız mümkün olacaktır. Galata Kulesi’ne girişlerin ücretli bir şekilde yapıldığını da eklememiz gerekmekte.

Taksim

Beyoğlu denince akla gelen ilk yerlerden birisi olan Taksim, hem yerli hem de yabancı turistlerin en sık ziyaret ettikleri yerlerden birisi olarak karşımıza çıkmakta. Cadde üzerinde yer alan pek çok dükkan içerisinden alışveriş yapabilmeniz de mümkün. Tam orta yerinden geçen tramvaya binip tüm caddeyi turlamanız da olanaklı hale getirilmiştir. Beyoğlu’na gitmişken Taksim’i görmeden gezinizi sonlandırmayın.

Miniatürk

Haliç içinde bulunan Miniatürk, oldukça geniş bir alana konumlandırılmıştır. İçerisinde pek çok yapının minyatürünü görebilmeniz mümkün. Özellikle bu minyatürlerin birebir aynı şekilde yapılmış olması da Miniatürk’ün oldukça özel bir yer olduğunu göstermektedir. Sevdikleriniz ya da ailenizle beraber Beyoğlu’nda mutlaka Miniatürk’e uğramanızı öneriyoruz. Pek çok yapıyı görebileceğiniz bu alan haftanın her günü açık durumdadır. Girişler için de belli bir ücret ödemeniz gerekiyor.

Pera Müzesi

Elde edilen bulgular sayesinde bu yapının 19. yüzyılda inşa edildiği kayıtlara geçmiştir. Müze içerisinde çok farklı koleksiyonlar yer almaktadır. Özellikle de Osmanlı döneminden izler taşıyan müze 17 ve 19. Yüzyıllar arasındaki sanatçı koleksiyonlarına da ev sahipliği yapmakta. Müze içerisinde bulunan gezi rehberleri sayesinde bu koleksiyonlar hakkında daha detaylı bilgi edinebilmeniz de mümkün. Müzeye girişlerin belli ücretlerle yapıldığını da eklememiz gerekmekte.

Cihangir

Taksim’e oldukça yakın olmasından dolayı rahatlıkla gezebileceğiniz Cihangir, oldukça şirin kafeleri bünyesinde bulundurmakta. Geziniz sırasında oturup soluk alabileceğiniz bu müzeler sıralı şekilde dizilmiş durumda. Dilerseniz kahvaltı yapma amacıyla da bu mekanları ziyaret edebilirsiniz. Oldukça keyifli vakit geçirebileceğiniz Cihangir, Beyoğlu’nda gezmeniz gereken yerler arasında bulunuyor.

Taksim Gezi Parkı

Sabah yürüyüşleri için birebir olacak parklar içerisinde Gezi Parkı bulunuyor. Yemyeşil alanlar sayesinde bu alanda huzurlu vakit geçirmeniz mümkün. Dilerseniz çimlerde oturarak dinlenebilir dilerseniz de park içerisinde koşu yapabilirsiniz. Kuş cıvıltıları ve tertemiz hava sayesinde fiziksel ve ruhsal anlamda dinlenmeniz mümkün olacak.

Çukurcuma

Çukurcuma’nın genel anlamda turistler tarafından ziyaret edilmesinin en önemli sebeplerinden birisi kafe ve restoranlar ile birlikte hediyelik eşya dükkanlarının yoğun olarak bulunmasıdır. Sizler de Beyoğlu geziniz sırasında Çukurcuma’ya uğrayabilir ve burada yer alan kafelerde keyifli vakit geçirebilirsiniz. Ayrıca içerisinde antika koleksiyoncularının bulunduğu bir alan da yer almaktadır. Bu alanda bulunan sanat galerilerini de ziyaret etmeden Beyoğlu’ndan ayrılmamalısınız. Sanata doyacağınız galeriler sayesinde yepyeni eserler keşfetmeniz mümkün.

Balık Pazarı

1876 yılında inşa edilmiş olan bu pasaj ileriki dönemlerde çiçekçilerin yeri olarak kullanılmaya başlamış. Günümüzde de pek çok balık restoranının içinde yer aldığı görülebilmektedir. Farklı meze çeşitlerini de satışa sunan bu restoranlarda günün her saati taptaze balıklar yiyebilmeniz mümkün. Yaz mevsimlerinde oldukça kalabalık olan bu sokakta akşam yemekleriniz yiyebilir ve canlı müzeiğin keyfine varabilirsiniz.

Divan Edebiyatı Müzesi

Galip Dede Sokağı içinde yer alan bu müze, Mevlana’nın torunu olarak bilinen Mehmet Dede tarafından 13. yüzyılda yaptırılmıştır. Farklı tahribatlar almış olsa da restore işlemleri sayesinde günümüzdeki halini almayı başarmıştır. Edebiyat ile yakından ilginiz olmasa da mutlaka görmeniz gereken bir müze olduğunu söylememiz mümkün. Edebiyat tarihimiz açısından çok önemli belgelerin yer aldığı müze Pazartesi günleri haricinde açıktır. Dilerseniz içerisinde yer alan rehber sayesinde eserler hakkında daha detaylı bilgi de edinebilirsiniz.